Bayraklarla süslü köy meydanının girişinde, sırtında al yazmaları ile yedi tane aslan parçası, yemeğe gelen misafirleri karşılamak üzere sıralanmışlar, karşılarında babaları, hemen yan taraflarında onlara gururla bakan anneleri. Hepsinde bir telaş, bir heyecan. Askere gitmenin, vatan görevi yapacak olmanın sevinciyle yerlerinde duramıyorlar. Hepsinin gözleri ışıl ışıl. İçlerindeki kıpırtıyı, coşkuyu görmek zor değil. Hepsiyle tek tek tokalaşıp, acemi birliklerinin neresi olduğunu sordum. Kimi Kütahya dedi, kimi Sivas, kimi de Amasya. Belki de şimdiye kadar en fazla İl merkezine kadar gidebilmiş al yanaklı, temiz bakışlı bu gençlerin, bir yandan asker ocağına katılmanın heyecanının yanında ailesinden, arkadaşlarından belki de sevdiğinden ayrılacak olmalarının hüznü de eklenince değişik bir ruh haline sahip oldukları yüzlerinden belli oluyordu.
Sessiz sedasız, törensiz, birkaç arkadaşım ve birkaç akrabamın terminalden uğurlaması ile kısa dönem askere gittiğim 19 yıl öncesine döndüm birden. O anlar gözümün önünden geçerken yemek masasına davet edildik. Yemeklerimizi yerken sohbet ettiğimiz Kenan Dayı, “Akşam da eğlencemiz var, mutlaka bekleriz.” Dedi. “Neler yapılır bu eğlencelerde, nasıldır asker uğurlama adetleri köyünüzde Kenan Dayı biraz anlatsana bize” dedim. Kenan Dayı anlattı, biz dinledik.
“Eskiden askere gidecek aileler tek tek yemek verirlerdi. Ekonomik sıkıntılar baş göstermeye başlayınca bunun gibi üç beş aile birleşip beraber yemek verir oldular. Biz de köy meydanında toplanıyoruz, hep beraber yemek yiyoruz. Küsü de, barışığı da hepsi bir araya geliyor. Bak şu arkamda oturan şehit babası. Köyümüz zamanında çok şehit verdi. Hepsi vatan için. Bu kuzular da gidecek şimdi. Akşam da eğlencemiz olur. Köyün gençleri, arkadaşıyla, nişanlısıyla, hanımıyla oynar eğlenir. Kuzucukların tetik sıkacağı parmaklarına, ellerine kına yakarız. Hepsi kınalı kuzu olurlar. Gençler askere gitmeden önce ev ev dolaşıp el öperler. Helallik alırlar. Köylüler de ellerinden geldiğince askere gidecek olana yardımcı olurlar. Askere uğurlanacağı gün, aşağıdaki mezarlığa kadar davul zurna çala çala hep beraber gideriz. Mezarlığın önünde dualarımızı okur oradan da hepsini gidecekleri yere uğurlarız.
Köyümüzde bayramlar, cenaze törenleri, asker uğurlamaları eskiden beri hep aynı yapılır. Siz diyorsunuz ya “Nerde eski bayramlar?” diye. Eski bayramları görmek istiyorsanız köyümüze geleceksiniz. Bizler atalarımızdan böyle gördük. Evlatlarımız da bizden böyle gördüler. Allah nasip ederse onlar da böyle yapacaklar.
Biz de kınalı kuzularımızın sağ salim askere gidip gelmelerini dileyerek Terziler Köyünden ayrılırken geleneklerimizin, göreneklerimizin, ananelerimizin yaşadığımız şehirlerde yok olmasının tek suçlusunun teknoloji, çağdaşlık ve yaşam kaygısının olmadığını, güzel hasletlerimizin yok olmasında bizlerin de suçu olduğunu ve tez zamanda tekrar bizi biz yapan değerlerimize “köylülerimiz kadar olmasa da” şehirlerde yaşayanlar olarak bizim de sahip çıkmamız gerektiğini düşünürken ağzıma bir türkü takılıverdi:
“Eledim eledim höllük eledim,
Aynalı beşikte canan bebek beledim.
Büyüttüm besledim asker eyledim,
Gitti de gelmedi canan buna ne çare”
Allah bütün askerlerimizin hayırlısıyla sağ salim gidip dönmelerini nasip etsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder