25 Kasım 2019 Pazartesi

TÜRKİYE' nin CUMHURİYET'i


95 yaşında Cumhuriyetimiz. Cumhuriyet kelimesi bizim için bir yönetim şeklinin adı değil, aynı zamanda devletimizin de adı olarak kullanılır. 

"Cumhuriyetimize sahip çıkalım" cümlesinin içinde, "Devletimize sahip çıkalım" vardır aslında.

"Türkiye"  kelimesini tek başına kullanmayız pek. "Türkiye Cumhuriyeti" deriz. "Türkiye'ye kast edecek düşmanlar" demeyiz, "Türkiye Cumhuriyeti'ne kast edecek" düşmanlar deriz.

Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının çabalarıyla doğan cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi olmamış, bir ülkenin gayri resmi adı da olmuştur. "Türkiye Cumhuriyeti"

Bu topraklarda doğduğundan beri çok zorluklar çekti genç cumhuriyet. Saltanata alışık bir topluma, O da çok zor uyum sağladı. Halkına çok değişik, alışmadığı haklar verdi. "Sizi yönetecek idarecileri siz seçeceksiniz" dedi. "Hatta seçmekle kalmayacak, seçileceksiniz belki de" dedi. Kadınlara da, "Sizin artık ikinci sınıf vatandaş olmanız tarihte kaldı. Benim olduğum ülkelerde böyle bir ayrım olamaz. Erkekler hangi haklara sahip ise siz de aynısına sahipsiniz" dedi. 

Halka önce garip geldi, tuhaf geldi. "Nasıl olacak bu?" dediler. Yani biz kimi istersek, çoğunluk kimi isterse O' mu yönetecek ülkeyi?" dediler. Kendilerine sorulmadan doğmuş, bir anda hayatlarına girmiş bu cumhuriyeti önceleri sevmeseler ve garip gelse de zamanla sevmeye başladılar.

Cumhuriyet bu toprakları, bu topraklarda yaşayanlar da cumhuriyeti çok sevdiler. Seveni kadar sevmeyeni de oldu cumhuriyetin. Yönetmekten çok yönetilmeyi seven, dini yasaları devlet yasalarının içinde görmek isteyen, halka eşit davranılmasını, kadınlara verilen hakları ve gelişmeleri inançlarına aykırı bulan, eski yönetimi özleyenler bu cumhuriyetle pek anlaşamadılar.

Ancak cumhuriyeti sevmeyenler, aynı zamanda onun  hayata geçirdiği, meydana getirdiği güzelliklerden de yararlanmaya devam ettiler. Cumhuriyeti ve demokrasiyi sevmediklerini de  yine demokrasi sayesinde dile getirdiler.

Cumhuriyetimiz 95 yıllık yaşamında bu güne kadar çok zorluklar çekti. En büyük zorluğu da kendisini meydana getiren, doğumunu sağlayan  kişiyi ağzından düşürmeyenlerden çekti. Kanla, irfanla kurulan cumhuriyet bazen unutuldu, bazen de, halkına küstüğünden midir?, yoksa halkı onun kıymetini bilemediğinden midir?  bilinmez, her on yılda bir bir süreliğine tatile çıktı.  Neyse ki tatilden daha dinlenmiş, daha güçlü olarak geri döndü. 

En son da iki yıl önce halkı ile arasına girmeye çalışanlar oldu. Ama bu kez tatile çıkmadı cumhuriyet. Halkı, "Senin tatile değil, bizim başımızda, bizim yanımızda olmana ihtiyacımız var" diyerek ona sımsıkı sarıldı ve O' nu hiç kimselerin eline bırakmadı. 

Bu vatanda cumhuriyete çok iyi bakıldı. O'na sahip çıkan birileri hep oldu. Yokluğunda neler olacağını tahmin etmeye gerek yok. Çünkü bu ülke O' nun yokluğunu da yaşadı. 

95 inci yaşındaki Cumhuriyetimiz olgunluk çağında, belki de hala ergenlik yaşlarında. İnsan ömrü için yaşlı sayılacak bir sayı, ancak  yönetim şekillerinin yıllar geçtikçe daha da anlaşılacağı ve daha uzun yıllar halkına daha iyi hizmet edeceğine inanıyorum. 

Cumhuriyetimizin doğum günü 29 Ekim. Cumhuriyet Bayramı. "Cumhuriyet" ve "Bayram" kelimeleri bir arada ne kadar güzel yakışıyor. İki kelime daha var ki: O da "Türkiye" ve "Cumhuriyet" kelimeleri. Onları da hep yan yana, bir arada görmek istiyorum. Çünkü "Türkiye" ile "Cumhuriyet" birbirine çok yakışıyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CİĞERİMİZ YANIYOR

 Mesela evlatlarını kaybedenler "Ciğerim yanıyor" der. Hiç düşündün mü neden "ciğerim" derler?" Bedenin bir hafızas...