25 Kasım 2019 Pazartesi

RÖNESANS GİBİ KADIN: NAHİT HANIM


 Samet Ağaoğlu’nun saygı ve hayranlığını, anılarında “Rönesans gibi kadın” diyerek bahsettiği,  şair Cemal Süreya’nın “Cumhuriyet gibi kadın”, “1923 gibi kadın”  “Cumhuriyet dönemi küçük burjuva duyarlılığının anası” tanımlarına mazhar olan,
Orhan Veli’nin;

“Bir de sevgilim vardır, pek muteber,
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun”  

dizelerinde bahsettiği o muteber sevgili “Nahit Gelenbevi Fıratlı Damar” dan söz ediyorum.

Edebiyat dünyasında Orhan Veli’nin sevgilisi olarak bilinen Nahit Hanım, yalnızca Orhan Veli’nin değil,  bir dönem  Edip Cansever, Sabahattin Ali, Cahit Sıtkı Tarancı, Cemal Süreya, Necip Fazıl Kısakürek, Melih Cevdet Anday, Arif Damar, Yahya Kemal Beyatlı, Oktay Rifat, Ahmet Arif, Cahit Külebi, Peyami Safa, Nurullah Ataç, Ece Ayhan, Can Yücedl, Ahmet Muhip Dıranas ve Turgut Uyar gibi şairlerin esin kaynağı olmuş hakikaten “Rönesans gibi kadın” sıfatını boşuna hak etmediği anlaşılan bir kadın. Öyle ki Cemal Süreya  çocuk gibi dizlerinde ağlamış, azar işitmiş O’ndan Ece Ayhan. Böyle bir kadın.

Şimdiye kadar Piraye’yi duymayanımız yoktur. Oysa sadece Nazım Hikmet’ e şiir yazdırabilmiştir Piraye. Ama Nahit Hanım öyle mi? Bugün internette görüp, kopyalayıp yapıştırıp sevdiceğinize gönderdiğiniz birçok dizede dolaylı da olsa, onun emeği var.

Kimine sevgili, kimine eş olmuş; kimine şiir yazdırtmış, kimine dost olmuş, yar olmuş, yaren olmuş.

Orhan Veli bir şiirinde:

’’Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası, ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar’’ diye bahsediyor Nahit Hanım'dan.

NAHİT HANIM’IN EV SOHBETLERİ

Nahit Hanım 1930’lu yıllardan itibaren sanatçılarla, aydınlarla içli dışlı bir kadın. Yine Cemal Süreya’nın aktardığına göre Nahit Hanım’ın ilk kavalyesi Necip Fazıl. Yine Cemal Süreya’nın 99 Yüz kitabında aktardıklarından öğreniyoruz ki, Nahit Hanım modern Türk şiirinin en önemli ismi Yahya Kemal ile de, Küçük İskender ile de yemek yemiş belki de tek kadın.

Nahit Hanım evindeki, adına ’’Cuma Sofraları’’ denen toplantılarda,  sofrada bulunan  şair ve yazarlar; yani bugün Türk edebiyatı denince akla ilk gelenler, sofranın güzelliğine mi, yoksa Nahit Hanım’ın kendisi için mi geliyorlardı bilinmez ama, o Cuma Sofraları’nda şiirler okunur, şarkılar söylenir, kadehler çınlatılır, gülüşülür, ağlaşılırmış.

Sanat ve edebiyat ortamlarında ‘Nahit Hanım’ diye bilinen Nahit Gelenbevi, 1909’da Girit’te doğmuş. Ankara ve İstanbul’da öğretmenlikle geçirmiş ömrünü. Eğitimci Halil Vedat Fıratlı ve Arif Damar ile evlilikler yaşamış. 1930’lardan 1940’lara, tam altmış yıl boyunca evini bir sanat albümüne çevirmiş; hakkında şiirler (Sabahattin Ali, Orhan Veli, Arif Damar, Gülten Akın) ve yazılar yazılmış; Atatürk’le üç defa dans etmiş bir hanımefendi olduğunu görüyoruz.

SABAHATTİN ALİ’ NİN KARŞILIKSIZ AŞKI

Sabahattin Ali de o dönemler epey çapkın, ancak Nahit Hanım pek yüz vermez ona. Sabahattin Ali bir şiirinde bu durumu şöyle anlatır:

"Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi
Ne ufak bir temayül ne de bir iltifat gördüm.
Önünde yalvararak söylerken sevdiğimi
Gözlerinde yüzüme inen bir tokat gördüm."

HEM İLK EŞİNİN HEM İKİNCİ EŞİNİN SOYADINI KULLANIYOR

Nahit Hanım ismine ilk olarak Osman Balcıgil’in “Yeşil Mürekkep” adlı kitabında rastladım. Bunca şairi dize getiren, uğruna şiirler yazılan kadının resmini araştırdım. Hakikaten etrafına ışık saçan, yaşadığı çağa göre aydın, sempatik görünüşlü ve kendine güveni tam güzel bir Türk kadını  portresiyle karşılaştım. 

 Nahit Gelenbevi Fıratlı Damar, 1909 yılında Girit'te doğmuş. Erenköy Kız Lisesi'nden sonra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirmiş, ancak Ankara, Edirne ve İstanbul'da edebiyat öğretmeni olarak görev yapmış. İlk eşi eğitimci Halil Vedat Fıratlı. İlk eşinden ayrıldıktan sonra ikinci evliliğini şair Arif Damar'la yapmış. İki eşinin de soyadlarını birlikte kullanmış. İki evlilik arasında Orhan Veli ile bir aşk yaşamış. Onun şiirlerinin ilk okuyucusu olmuş ve bu ilişki, 1950 yılında şairin ölümü ile son bulmuş.

 MİLLİ EĞİTİM BAKANI İLE DANS ETMEYİ REDDEDİNCE

Bedri Rahmi Eyüboğlu, yıllar sonra yayınlanacak Mahmut Dikerdem'e yazdığı mektupta şöyle der: "Orhan'ı şimdi İstanbul'da arayıp da bulamamak mümkün mü Mahmut? Sahiden hiçbir yerde bulunmaz mı dersin? Lambo'da? Balık Pazarı'nda? Öyleyse Sarıyer'e gitmiştir... Yahut Edirne'ye, Nahit Nanım'a..."
Nahit hanım o sıralar (1950) Edirne'ye sürgün edilmiştir. Sürgün nedenini Nahit Hanım'ı komşusu olarak yakından tanıyan Mehmet Barlas şöyle aktarır: "Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri ile dans etmeyi reddettiği için"...

YALNIZ SENİ ARIYORUM

Orhan Veli’nin Nahit Hanım’a yazdığı mektuplar “Yalnız Seni Arıyorum” ismiyle kitaplaştırılmış. Kitapta; Orhan Veli’nin evli bir kadın olan Nahit Hanım’la yazdığı 62 adet mektup var. Mektuplarda, şiirlerinin eskizlerini Nahit Hanıma gönderişi, aşkla dolu mektuplarına karşılık  ondan yeterli karşılığı alamayışı, Nahit Hanımın Ankara’da, Orhan Veli’nin İstanbul’da olması nedeniyle araya mesafe girmesi ve yeteri kadar görüşemeyişleri, Orhan Veli’nin tabiri caizse züğürtlük yılları, hatta bazen bir mektup bile gönderecek parasının olmayışı ve Nahit Hanım gibi bir Cumhuriyetin, bir rönesansın aşkı karşısında “Garip” Orhan Veli’nin düştüğü durumları okuyoruz. Orhan Veli’nin mektupları bir yerde, yaşamının sonuna giden yoldaki bir günlük gibi.

Mektuplarda ne diller döküyor Orhan Veli, Nahit Hanımın da kendisine güzel sözler yazmasını bekliyor. Nahit Hanım, muhtemel ki Orhan Veli’nin istediği samimiyette yazamıyor. Deliye dönüyor şair. Mektupların cevaplarını bilemiyoruz çünkü cevaplara ait elimizde bir bulgu yok. Ancak Orhan Veli’nin yazdığı mektuplara cevap aldığını yine kendi mektuplarından anlıyoruz. Orhan Veli’nin mektuplarının yayınlanmasına ise kız kardeşi Füruzan Yolyapan muvafakat ediyor.
 Nahit Gelenbevi, 17 Mayıs 2012 de,  İstanbul’daki evinde 93 yaşında iken hayattan ayrılmıştır, arkasında çok güzel izler bırakarak.

KADINDIR ERKEĞİ ŞAİR YAPAN

Şimdi bir düşünelim. Türkiye’de Cumhuriyet döneminden bu yana, günümüz dahil kaç tane kadın şair ismi sayabilirsiniz. Hatta biraz genişletelim. Dünyadan kaç tane kadın şair ismi aklınıza geliyor. Ben üç tane sayabilirim belki. Gülten Akın, Lale Müldür ve Nilgün Marmara
ilk aklıma gelenler. (Sitemizin sahibi Sayın  Fatma Yazıcı’yı saymazsak tabi )  Ama erkek şair ismi saymaya kalktığımızda yukarıda ismi geçenlere ek olarak belki bir on tane daha rahatlıkla sayabiliriz. 
ilk aklıma gelenler. (Sitemizin sahibi Sayın  Fatma Yazıcı’yı saymazsak tabi )  Ama erkek şair ismi saymaya kalktığımızda yukarıda ismi geçenlere ek olarak belki bir on tane daha rahatlıkla sayabiliriz.   

Kadındır erkeğin ilham perisi. Kadındır o şiirleri yazdıran erkeğe, aşktır. Hele uğruna şiir yazılan Rönesans gibi bir kadınsa. Birkaç yeni isim dışında, günümüzde, neden adı herkes tarafından bilinen, şiirleri her yerde okunan  şairler çıkmıyor diye düşünürdüm.  

Nahit Hanım’ı tanıdıktan sonra anladım;  sanatçıları, şairleri, edebiyatçıları etrafında pervane eden, adına şiirler yazılan, Cumhuriyet gibi, 1923 gibi, Rönesans gibi kadınlar yok artık. Nasıl şair yetişsin ki ülkede?  
  
Nahit Gelenbevi Fıratlı Damar hayatı için yararlanılan kaynaklar:

http://www.kosektas.net
http://sahriye.blogspot.com
https://www.aksam.com.tr
https://bianet.org
https://biyografi.net
http://www.edebiyatdefteri.com
https://egoistokur.com



   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CİĞERİMİZ YANIYOR

 Mesela evlatlarını kaybedenler "Ciğerim yanıyor" der. Hiç düşündün mü neden "ciğerim" derler?" Bedenin bir hafızas...