25 Kasım 2019 Pazartesi

ÖNÜMÜZDEKİ HAYATLARA BAKICAZ


Futbol hayattır. Futbol ve futbolun içinde yaşanan  oyun kuralları hayatın yazılı olmayan kanunları misali hayattan kesitler sunuyor önümüze. 

Futbola büyük kulüp altyapısında başlarsanız,  hayata 1-0 önde başlarsınız. Zengin doğmak gibi. Semt takımında keşfedilmeyi bekleyen amatör topçu olarak başlarsanız, “ki buna da fakir doğmak diyoruz.” yolunuz uzun, işiniz baştan imkansız değil ama zor gibidir. 

Bazen yenik başlarsın hayata. Dakika bir gol bir. Hemen toparlanmalısın. Bırakmamalısın ne hayatı ne de oyunu. Olmayacak pozisyonlardan ne goller çıkacağını bilemezsin. Pes etmemelisin.Maçın 90 dakika olduğunu unutmamalısın

Belki hayata galip başlarsın. Ama bu maçı galip bitireceğin anlamına da gelmez. Hayat galibin rahatlığını affetmez. Farka gitmenin yani durumunu daha da iyileştirmenin yollarını zorlaman gerekir. Hayat gibi futbol da tembelliği affetmez.

Futbolda hoca önemli. Her şey futbolcuda bitiyor olsa da iyi bir hoca size güzel bir gelecek vaad eder, tecrübelerini size aktarır. Zirveye çıkan yolu gösterir. Hayatta da hocanız, yani aileniz, öğretmeniniz iyi ise iyi bir insan olma yolunda daha şanslısınız demektir. Tabi her şey önce sizin istemenizde. Aynı futboldaki gibi. Hocan ne kadar iyi olursa olsun siz de o yetenek, istek ve azim yoksa sizden futbolcu olmaz, bu hayatın yükünü de kaldırmak zorlaşır.

Futbolda da, hayatta da golü atmak için  nerede duracağını bilmen yeterli. 
Sahip olduğun kaleyi sağlam korumalısın. O “kale” hayatta, senin canın, ailen , işin, sevdiklerindir. 

Maça iyi hazırlanmazsanız, iyi antrenman yapmazsan başarılı bir maç geçirmezsin. Öğrenciler sınava iyi hazırlanmazsa sınavda başarılı olamazlar. Rakibi nasıl maçtan önce tahlil etmek gerekiyorsa, olağan durumlara da hazırlıklı olmayı gerektirir hayat.

Saha içindeki paslaşmalar hayattaki yardımlaşmaları andırır.Verdiğin güzel bir pas, sana belki de gol vuruşu olarak geri döner, takımın kazanırsa sen de kazanırsın.

Bencilliğin yeri yoktur futbolda, hayatta olduğu gibi. Hemen dışlanırsın. Her topu ben kullanayım, her golü ben atayım dersen, o topların çoğu boşa gider, kimse de bir daha sana pas vermez. Uygun durumda, yeri geldiğinde topa nasıl vuracağını bilmek gerekir. Belki o şans sana 90 dakika boyunca bir kez gelir ama sen nasıl olsa bir dahakine gol yaparım dersen, belki de o şans sana hiç gelmez ya da oyundan ya da hayattan erken çıkarsın. Hayatta da postacının kapıyı bir kere çalmadığı durumlar vardır.

Beleşçiliğin de yeri yoktur futbolda. O yüzden icat edilmiştir ofsayt kuralı. “Armut piş, ağzıma düş” zihniyetidir, yattığı yerden para kazanmaktır  gerçek hayattaki karşılığı  bunun.

Ceza sahasında kendini yere atıp penaltı bekleyen  bakışlarla hakeme bakmanın cezası ise futbolcuya  gösterilen karttır. Bazen hakem inanır bunlara “ki bu rolü çok iyi yapan futbolcular vardır.” Düpedüz sahtekarlıktır bu. Hırsızlıktır. Rakibinden çalmaktır. Bir dahaki pozisyonda gerçekten faule maruz kalsalar dahi hakem vermez penaltıyı. Yalancı çobanın hikayesidir bunun gerçek hayattaki karşılığı. Hayat sahtekarlığı affetmez. 
  
Futbol oynanmadan kazanılmaz. Rakibi küçümsemek yapılan en büyük yanlıştır. Hayat, yaptığın işi ya da çevrendekileri küçümsemeni asla affetmez. Fazla rahatlık iyi değildir futbolda. Bir bakmışsın senin küçümsediğin takıma yenilmişsin, puan durumunda senin üstünde olmuş, Hayatı hafife almaktır bu.

Futbolda topa sahip olmak, oyunu kurmak önemlidir. Bu, hayatta da  insiyatifi elinde tutmak demektir. Yani kontrol hep sende olmalı, oyununu başkasının yönetmesine izin vermeyeceğin gibi, hayatını da başkasının yönetmesine izin vermemelisin. 

Futbolda gereksiz sertlik yapmanın cezası kırmızı karttır. Hayatta da gerekmedikçe kaba kuvvet kullanmaman gerektiğini bilmelisin. Ancak “kale”ne giden futbolcuyu yere indirmene göz yumulabilir, o da cezası karşılığında. Gerçek hayattaki “kale”nin neyi ifade ettiğini  yukarıda bir yerlerde söylemiştik.

Hakemin verdiği kararı değiştirmediği bilinciyle verilen kararlara itiraz etmemek de hayatta kaderine razı olmakla örtüşür. 

Hayat  uyarır bazen, sarı kartını gösterir. İkinci sarı kartı  yememeyi düşünmelisin hep, oyun dışı, hayat dışı kalmamak için.

Tribünlere oynamak diye bir deyim vardır  futbolda. Sahada güzel hareketler yapar, tribünden alkış alır ama ya sonuca gidemez ya da takıma bir faydası olmaz. İş hayatında da vardır tribüne oynayanlar. Patronuna, müdürüne iş yaparmış gibi görünüp bir şey üretmeyenler de hayatın tribünlerine oynar.

Futbolu sahada yöneten hakemdir. Onun gözünden hiçbir şey kaçmaz. Hayatın da bir hakemi vardır. O’nun da gözünden bir şey kaçmaz. Hakem cezayı peşin keser verdiği ya da vermediği kararlarla. Hayatın hakemi ise cezayı sonraya bırakır. Belki de  hayat oyunundaki rahatlığımız da bundandır.

Futbolda artık bazı maçlarda “VAR” (Video Yardımcı Hakem) sistemi var. Hakem, karar vermekte zorlandığı pozisyonlarda eliyle ekran işareti yaparak, maçı durdurup pozisyonu tekrar izleyip kararını buna göre verebiliyor. Hayatın “VAR” sistemi yok. Yaptığımız, yapmadığımız iyilikler ve kötülükler hayatın sona ermesinden sonra karşımıza çıkacak. “Hayatım bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçti” deriz ya, “VAR” dır o. Öbür dünyanın “Var” ’ı dır.

Maç 90 Dakika, hadi bilemedin uzatmalarla 100 dakika. Maça başlarken futbolcular, herhangi bir sakatlık ya da şanssızlık olmazsa sahada kaç dakika kalacaklarını biliyorlar. Hayatta ise doğduğumuz andan itibaren ne kadar kalacağımızı bilmiyoruz. Futbolcu bir maç kaybetse bile “önümüzdeki maçlara bakıcaz artık” deyip yoluna devam ederken, ne yazık ki hayat insana ikinci bir 90 dakika vermiyor. 

Futbol hayatının bitmesi jübiledir. Takım arkadaşlarının omuzlarında terk eder sahayı futbolcular. Bir süre sonra da unutulur. Ne tesadüftür ki hayatı da yakınlarımızın omuzlarında terk ederiz. Bir süre sonra unutulmak üzere.

Maç doksan dakika, hayat belirsiz. Hayat bir futbol maçı ise hayatın süresini artırmak sizin elinizde. Kendinize iyi bakın, daha çok sahada kalın. Süresi belirsiz bu hayatı dolu dolu yaşayın. Hakemin ikisi kısa, üçüncüsü uzun maçın bitiş düdüğünü duyduğunuzda her şey için artık çok geç olabilir. 

Futbol hayattır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CİĞERİMİZ YANIYOR

 Mesela evlatlarını kaybedenler "Ciğerim yanıyor" der. Hiç düşündün mü neden "ciğerim" derler?" Bedenin bir hafızas...