
Kitaptan altını çizdiğim satırlar ise şöyle:
"İnsan, en sevdiklerini bile toprak altına göndermişse; mezarlıklar, gözüne ev gibi görünür artık: Eskisi gibi tedirgin olmaz oralara giderken."
"Heves bir kere gitmeye görsün; hayata, insanlara ve kendine o an küsmüyor musun? O yitip gidince, içine üflenmiş nefes de bitmiş olmuyor mu?"
"Şu yıldızlı gök kubbede, güneşten ve aydan sonra en çok parlayan sen ol.
Afrodit'ten al adını; Venüs yıldızı desinler; çobanlar seni Çobanyıldızı diye sevsinler, akşamcılar Akşamyıldızı diye; sabah namazına kalkan hacılarsa Sabahyıldızı."
"Harmandalı oynayan zeybeklerin, kollarını her havaya kaldırıp yere çöktüklerinde, aslında, şaraplık üzümleri toplayıp sepetlere koyduklarını ve yeniden ayağa kalktıklarında da o üzümleri şarap olsunlar diye ezerek kendinden geçen Dionysos alaylarına karıştıklarını gör..."
"Bir ülke kurardık ki hayal edebilen, hevadan uzak ama hevesini yitirmemiş...
Bir halk ki birbirini boğazlamayan ve kalem tutmayı yeni öğrenmiş temiz yüzlü çocuklar gibi sarılmaya aç.
Yeşile hain değil, hayvana zalim değil.
Merhametsiz bencilliğinden kurtulmuş bir ülke olunca; yazılı olmalarına gerek duymaksızın sahip çıktığımız vicdani değerlerimiz bize yeterdi...
Eğer halen varsa dünyanın sabaha karşı hayalleri...
Eğer tazeyse gündüzün hayal kırıklıkları...
Eğer memleket için dertlenirken uykuların halen kaçıyorsa...
Sabahlayarak yaşayanların hayal ettiği ülkeler, kurulmaya halen müsait demektir."
"Bana 'Kadın nedir?' diye sorulacak olsa 'şöyle derim: 'Kadın gözyaşlarını saklamak için şişeler üretmiş tek canlıdır.' "
"İnsan, babası hayattayken, sanki tüm babalar hayattaymış gibi bir yanılgıya; babası öldüğündeyse sanki sadece kendi babası ölmüş gibi bir küskünlüğe meyillidir."
"Sevdiğin biri ölünce; içinde kırk mum birden yanarmış, her geçen gün, içindeki o kırk mumdan biri sönermiş..Kırkıncı güne gelindiğindeyse o kalan mum hiç sönmez, sen ölene değin içinde hep yanarmış."
Güzel kitap. “Okuyun” derim ben. Bir sonraki kitabımızda buluşmak üzere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder