Günlük hayatta yaşamaktan nefret ettiğim şeyleri yazdım. Umarım sizin de okurken “ben de valla aynen” ya da “Yok artık ondan da nefret edilir mi?” dedikleriniz olacaktır.
* Kadınlara “şu mu olsun? Yoksa bu mu?” diye sorduğumda "farketmez" cevabını almaktan,
* “Yok” deyince “hiç mi yok” diyenlerden.
* Çay bahçesinde masaya oturur oturmaz tepemde biten garsondan.
* Restoranda ayrıntılı sipariş alır gibi yapıp her şeyi yanlış getiren garsondan.
* "Alır mısınız" diyerek ikramda bulunduğum kişinin "teşekkür ederim" demesinin, "Evet istiyorum mu?" "Hayır istemiyorum mu?" demek olduğunu anlamamaktan,
* Parmak arası terliğin, ısrarla orta parmak ile işaret parmağı arasına girmeye çalışmasından,
* Ben selam vermeden selam vermeyenlerden.
* Giydiğim pantolona en uygun gömleğin, ütüsüz ya da kirli sepetinde olduğunu görmekten,
* Diyabet hastası olduğumu bilmelerine rağmen dostlarımın tatlı ikramı ısrarlarından,
* Günlerce seyredeyim, seyredeyim diye merak ettiğim filmin tırt çıkmasından,
* Evde tezgah bulaşıkla dolu olduğunda, bulaşık makinesinin kapağını açtığımda makinenin dolu olduğunu görmekten,
* Egzozunu öttüre öttüre yanımdan geçen mobiletten,
* Yanımdan sessizce geçtiğini sonradan fark ettiğim elektrikli motordan,
* Radarı selektörle haber veren şoförlerden,
* Gereksiz yere sis lambası yakanlardan,
* Yaya geçidinde kibarlık yapıp yol veren, ancak vücut diliyle bariz “Geç hadi geç” diye abartılı el işareti yapan şoförlerden.
* Araç kornasıyla birbiri ile konuşanlardan.
* İki arabalık yere tek araba park eden şişmiş egolulardan,
* Vites kolundaki tespihten.
* Menüsünde fiyat yazmayan restoranlardan,
* Mağazaya girer girmez peşinde dolaşan mağaza çalışanından.
* İki elimde poşet varken telefon çaldığında, poşetleri yere koyup, çantadan telefonu çıkarıp, arayanın yanlış numarayı aradığını görmekten,
* Dolu çöp poşetini, boş çöp poşetine sığdırmaya çalışmaktan,
* Paralı benzin istasyonu tuvaletlerinden. Aynı tuvaletlerin kapısını iterek değil de tokmağını çevirerek açmak zorunda kalmamdan.
* “Bir” tane simit istediğim fırıncının, her defasında " Bir tane mi?" diye sormasından,
* Apartmanın dış kapısının önünde, sıkışmış bir halde acil tuvalete yetişmem gerektiğinde, çantadan anahtarı arayıp, en sonunda bulduğumda, meğer kapının açık olduğunu görmekten,
* Beni telefonla konuşurken gördüğü halde, aynı zamanda bana bir şeyler anlatmaya çalışanlardan,
* Telefonda “Alo” yerine “nerdesin?” hatta “needisiiin?” diyen amcalardan.
* Yine telefonda kendini tanıtmadan direk konuya girenlerden
* Bilgi formuna doldurmak için telefon numaramı soran kişiye, başta sıfır olmadan numaramı söylediğimde, sanki numaranın başında sıfırdan başka rakam olabiliyormuş gibi baştaki o sıfırı neden söylemedin dercesine bastıra bastıra "sıfır beşyüz otuz ikiii" diye tekrar edilmesinden,
* "Bir konuda bir şey danışacaktım" deyip benim konuşmama fırsat vermeyenlerden,
* Bana “5 dakika vakit ayırır mısın?” deyip yarım saatte lafı bitmeyenlerden,
* Sözümün kesilmesinden,
* Çayı, kahveyi hüpürdeterek, çorbayı şapırdatarak, çiğdemi çikirdeterek yiyenlerden,
* "Neyse, hayırlısı olsun" diye biten sohbetlerden,
* “Akşam uçakla İstanbul’a gidiyorum” demek yerine “Akşam İstanbul’ a uçuyorum” diyen tiplerden.
* Ramazan'da önce motosikletle davul çala çala geçen, hasılat düşük olunca da zile basıp kapıyı açtırarak apartman içinde davul çalan davulcudan,
* Cümle içinde; “Tam namazımı kıldım kapı çaldı” ya da “Abdestimi aldım oturuyordum, sen geldin.” Şeklinde günlük hayat aktivitesi içindeki dini faaliyetleri bastırarak, gözüme sokarak anlatanlardan.
* Beş dakika önce gördüğüm, yanımdan geçerken selam verdiğim tiple dönüşte tekrar karşılaşmaktan,
* Memura selam verirse yada selamını alırsa tahtının sarsılacağını düşünen “bazı” çakma ümeralardan.
* Lacivert takım altına kahverengi ayakkabı giyen erkeklerden,
* Beyaz gömlek altına siyah iç çamaşırı, beyaz etek altına siyah naylon çorap giyen kadınlardan,
* Fenerbahçe' nin maçından önce Galatasaray'lı biri tarafından telefonla aranmaktan ve Fenerbahçe maçının olduğu herhangi bir akşam yapılan düğün, sünnet vb. törenlerden,
* Fener maçı seyrederken televizyonla aramdan Galatasaray’lı birinin geçmesinden (Harbi denedim uğursuzluk getiriyor !)
* Öğle tatilinde işle ilgili arayıp öğle tatilimin onbeş dakikasını ziyan edenlerden,
* Markette ödeme sırasında yeni kasa açıldığında, kuyruğun en arkasındaki uyanığın yeni kasanın en önüne seyirtip geçmesinden.
* Arkadan vuran kalleş ayakkabıdan,
* CHP Kadın Kolu saçı yaptırıp o toplantıdan bu toplantıya sekip akşam olunca memleketi kurtardığını sanan bazı kadınlardan. (Bu bir genelleme değildir !)
* Gözünün üzerinde bir gölgelik misali yaklaşık 1 santimetre eninde “Brook Shields kaşı olan kadınlardan.
* Kuaför önünde oturmuş başı alüminyum folyoyla süslenmiş yılbaşı çamı görünümlü kadınlardan.
* Maç seyretmeye yalnızca küfür etmeye programlı şekilde gelmiş, futbol oyun kurallarından bihaber erkeklerden.
* Pazarda bir kilo meyve istediğim satıcının “iki kilo vereyim mi?” demesinden.
* Düğünlerde, az sonra yiyeceğimiz pastayı alkışlamaktan
* Yine düğünlerde, nikah kıyıldıktan üç dört saat sonra gelinle neler yaşayacağını tahmin edebileceğiniz damadın, gelini itina ile alnından öpme samimiyetsizliği göstermesinden.
* İşe giderken her gün geçmek zorunda olduğum, kendimi Afganistan'da hissettiren o rezil caddeyi (Yağcılar içi) görmekten ve kaldırım işgallerine göz yuman, halkın kaldırımını parayla başka bir halka satan yerel yöneticilerden,
* DR plakayı anladık da AV plakalı avukatlardan. (Yolda acil avukat lazım olduğunu, hadi olduysa da "Dur AV plaka geçiyor, kesin avukattır. Onu tutalım! " diyeni görmedim daha)
* Bu yazıyı sonuna kadar okumayanlardan, nefret ederim.
26 Kasım 2019 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
CİĞERİMİZ YANIYOR
Mesela evlatlarını kaybedenler "Ciğerim yanıyor" der. Hiç düşündün mü neden "ciğerim" derler?" Bedenin bir hafızas...
-
Samet Ağaoğlu’nun saygı ve hayranlığını, anılarında “Rönesans gibi kadın” diyerek bahsettiği, şair Cemal Süreya’nın “Cumhuriyet gibi kad...
-
Araçlar, kornalarıyla, insanların birbirleri ile anlaştıklarından daha iyi anlaşıyorlar ve bir ifade tarzı olarak araç kornası kullanıyor yu...
-
Sait Faik' in "Alemdağ'da Var Bir Yılan" adlı kitabında "Çarşıya İnemem" adlı bir öyküsü var. Öyküde kendi ağzı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder