Ertesi gün Şenay temizliğe başladı. Ben ise garip bir yorgunluk, boğaz ağrısı falan derken burnum akmaya başladı. İstanbul'a giderken Şenay'da başlayan grip dönüşte bana geçti. Ertesi gün tüm günü yatarak geçirdim. Sonraki bir kaç günde hiç keyfim yoktu. Salı günü Kuşadası'na belediye başkanı ve kaymakamı ziyarete gidileceğini söyledi Şenay. Minibüsle gitmesin diye zor da olsa ayaklandım. Kuşadasına gittik 27 Ağustos Salı günü. Çok oyalanmadan öğleden sonra döndük. Çarşamba sabahı hop karşımızda Boyacı Kemal. Mutfak ve koridor boyanacakmış. Şenay söyledi aslında tam olarak sürpriz değildi ama bu kadar geniş çaplı olacağını sanmamıştım. Ev harman yeri tabi ki. Dandini ortalık. Benim keyfim kaçtı. İzinli olduğumuz bu haftaya dair başa planlarım vardı. Hava sıcak. Evden çıkmadan kitap okumak ve film izlemekti düşüncem. Şenay "senlik bir şey yok" desin istediği kadar. Ucu bana dokunmadan olur mu? Neyse. Oldu bir kere. Bu izinin de böylece ırzına geçilmiş oldu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
CİĞERİMİZ YANIYOR
Mesela evlatlarını kaybedenler "Ciğerim yanıyor" der. Hiç düşündün mü neden "ciğerim" derler?" Bedenin bir hafızas...
-
Samet Ağaoğlu’nun saygı ve hayranlığını, anılarında “Rönesans gibi kadın” diyerek bahsettiği, şair Cemal Süreya’nın “Cumhuriyet gibi kad...
-
Araçlar, kornalarıyla, insanların birbirleri ile anlaştıklarından daha iyi anlaşıyorlar ve bir ifade tarzı olarak araç kornası kullanıyor yu...
-
Sait Faik' in "Alemdağ'da Var Bir Yılan" adlı kitabında "Çarşıya İnemem" adlı bir öyküsü var. Öyküde kendi ağzı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder